2 Eylül 2010 Perşembe

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde Hastane Enfeksiyonların Önlenmesi

Sponsorlu Bağlantılar:

YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDE
HASTANE ENFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİ

Prof Dr Eren Özek

Yenidoğan ünitelerinde, hastaneden kazanılmış enfeksiyon insidansı % 7-24 olup bu enfeksiyonlar, özellikle çok düşük doğum ağırlıklı (VLBW) bebeklerde önemli bir mortalite nedenidir. Hastane enfeksiyonları, nörolojik morbidite, uzun hastane yatışı, daha fazla hastane maliyeti ve ailede oluşturduğu  anksiyete nedeniyle önemli bir sorundur.

Hastane enfeksiyonlarından kan akımı enfeksiyonları  ve pnömoni,  santral venöz kateter  ve mekanik ventilatör kullanımı ile ilişkili olup, yenidoğan yoğun bakım ünitesi (YDYBÜ) enfeksiyonlarının % 30- 55 ini oluşturur.

Kan akımı enfeksiyonlarının % 70’ ni gram pozitif  mikroorganizmalar oluşturur.Gram negatif organizmalar, kan akımı enfeksiyonlarının % 18 den  ancak ventilatöre bağımlı pnömonilerin çoğundan sorumludur. Fungal enfeksiyonlar ise YDYBÜ kan akımı enfeksiyonlarının  % 15’ni oluşturur.

YDYBÜ’ deki hastane enfeksiyonlarının % 15’i önlenebilir enfeksiyonlardır.
Kateter nedenli kan akımı enfeksiyonları  ( CABSI ) ve ventilatör nedenli pnömoni  ( VAP ), YDYBÜ de en sık görülen önlenebilir enfeksiyonlardandır. YDYBÜ de invaziv fungal enfeksiyonlar, santral kateter varlığında, kan akımı enfeksiyonlarının önemli bir kısmından sorumludur ve önlenmesi önemlidir.  

Gelişmiş ülkelerde geç başlangıçlı sepsisde sorun olan mikroorganizma, koagülaz negatif stafilokoklar (CONS) dır ve enfeksiyonların % 45-75 den sorumludur. Gram negatifler % 18, fungal enfeksiyonlar ise %12 oranında izole edilir. Ancak, gram negatif mikroorganizmalar, 3.5 misli daha çok ölüme yolaçmaları açısından özel bir önem taşır ( özl Psödomonas ) .
Gelişmekte olan ülkelerde  ise gram negatif mikroorganizmalar ön plandadır ancak, burada da CONS enfeksiyonlarının giderek arttığı gözlenmektedir. Klinik tanılı sepsis epizodlarının % 25-50 sinde kültür sonucunun negatif olduğu unutulmamalıdır.
Tüm dünyada yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde, multirezistan mikroorganizmalarda giderek artış gözlenmektedir . Bu mikroorganizmaların başlıcaları, vankomisine rezistan enterokoklar ( VRE), metisiline rezistan stafilokokus aureus (MRSA), çoklu dirençli gram negatifler ve candida türleridir.

Hastane enfeksiyonlarının önlenmesinde genel prensipler :
1- El hijyenine maksimum dikkatin sağlanması
2- Universal kontakt izolasyon tedbirlerine uyulması
2- Nosokomial enfeksiyonların sürveyansı
3- Düzenli bir eğitim programı
4-YDYBÜ ortamının standardı ve hemşire sayısı
5-Cilt bütünlüğüne özen gösterme
6-CVC kontaminasyon riskinin minimuma indirilmesi
7- Erken enteral beslenme ve anne sütünü desdekleme
5- Proflaksi yöntemleri 
olarak gruplandırılabilir.
Düzenli el hijyen eğitimi ile sağlık personelinde uyum %42 den 55 ‘e arttığında, VLBW  de bakteremi sıklığında, %60 düşüş saptanmış ve sadece el hijyenine dikkat ederek dahi enfeksiyon kontrolünde önemli bir adım atılacağına dikkat çekilmiştir.  

Hastane Enfeksiyonları :

1-      Kateter nedenli kan akımı enfeksiyonu (CABSI ) :
     Tanım ( Centers for Disease Control, CDC ) :
1- En az bir kan kültüründe bilinen bir patojenin üremesi, veya cilde ait bir patojeninin 2 farklı kan kültüründe üremiş olması.
2-Enfeksiyonun bir veya birçok klinik bulgusu olması
3- Tanı aldığında intravasküler kateterin bulunması
4-Enfeksiyonun başka bir primer odağı olmaması
    
YDYBÜ’ de santral kateter varlığı ,hastane kazanımlı kan akımı enfeksiyonları için en önemli risktir. Kateter nedenli kan akımı enfeksiyonlarının  insidansı, 1000 gm altında, 4.4-6.4/ 1000 kateter günüdür ve prematürelik bu riski artırır.
Yenidoğanda kateter nedenli kan akımı enfeksiyonlarınının % 79’ dan gram pozitif mikroorganizmalar sorumlu olup bunların % 83’ü CONS dır. 
Tanı için farklı  yerlerden, yeterli sterilizasyonu takiben, iki periferik kan kültürü alınması idealdir.
Santral venöz kateterden (CVC) den verilen antibiyotik tedavisi, CONS’ a bağlı CABSI ‘nın tedavisinde etkindir. Vankomisin tedavisine rağmen birkaç gün içinde alınan kültür steril değilse, kateter çıkarılır.  
Eğer CABSI  gram negatif mikoorganizmalar, Staphilococcus aureus veya fungus  ile olmuş ise kateteri hemen çekmek uygun olur.Aksi halde komplikasyon ve mortalite riski yüksektir.

Santral venöz kateter nasıl kontamine olur ?

1- Ekstraluminal kontaminasyon : ( % 20)
      a-Lokal ciltle kontaminasyon:
Kateter traktının kontaminasyonu, en sık kateter koyulurken veya kateterin en mobil olduğu ilk haftada, dışarı ve içeri kaymasından olur.
b-Sağlık çalışanlarının el florası ile kontaminasyon

2-İntraluminal kontaminasyon  (%67)
a-      intravenöz sıvıların kontaminasyonu
b-      Kateter hub kontaminasyonu (manipulasyonlarla, özellikle CVC uzun süre kalmışsa ! )

Ekstraluminal kateter kontaminasyonunun önlemi :
Katater takılırken,
1- Uygun el hijyeni
2-Kateter yerleşiminde aseptik teknik
      3-Uygun yerleştirilmiş steril pansuman çok önem taşır.

YDYB’da hastane enfeksiyonları çoğunlukla ( özellikle gram pozitif m.o) ellerle bulaşır. ÖNLEMİNDE: EL HİJYENİ ÇOK ÖNEMLİDİR !!

Kateter takarken :

1- Eller ve kollar dirsek üstüne kadar antiseptik bir sabun    ( klorheksidin veya povidon iyot  15- 20 ml) ile 3 dakika ovularak yıkanır.
Antimikrobiyal sabunla yıkama sonrası eller durulanmalı ve steril havluyla kurulanmalıdır. Durulama parmak uçlarından dirseklere doğru yapılmalıdır. Steril havlu sterilliği bozulmadan başka bir per­sonel tarafından açılıp uzatılmalıdır.
Alkollü el antiseptiği kullanılıyorsa, en az 3 ml solusyon alarak  eller ve ön kollar iki-altı dakika süreyle ovalanmalıdır. Sürenin daha uzun olmasına gerek yoktur. Alkol bazlı el antiseptikleri kullanılacaksa ellerin önce su ve sabunla yıkanıp kurulanması unutulmamalıdır.
Eller tam olarak kuruduktan sonra steril eldiven giyilmelidir
Ellerin yıkandığı lavabo başka bir amaçla kullanılmamalıdır.

2- CVC yerleştirirken maksimal barier önlemleri alınmalıdır.
 ( maske, kep,steril önlük,steril eldiven ve geniş steril örtüler )

3- Cilt temizliğinde,% 10 povidon-iodine veya % 0.5 klorheksidin glukonat  %70 alkol solusyonunda  hazırlanmış olarak ( 2 ay üzeri çocuklarda ! ) önerilmektedir.

4- Kateterin yeri konfirme edildikten sonra semipermeable bir örtücü ile kapatılmalıdır. Kateter giriş yerine haftalık antiseptik temizleme ve pansuman uygulanmalıdır. Kateterin yerinden oynamamasına maksimum özen gösterilmelidir.

İntraluminal kontaminasyonun önlenmesi :
Kateter 1 haftadan uzun kalacaksa ciddi bir port bakımı gerekir.Medikasyon amaçlı günlük port kullanımı kısıtlanmalıdır.Bir port parenteral nutrisyon ve lipid için kullanılmalı. İlaçlar, kapalı bir sistem ile farklı bir portdan verilmelidir.İntravenöz set değişimi aseptik teknikle yapılmalıdır. Hub en az 10 saniye süre ile antiseptikle ( alkol, alkol- klorheksidin ) dezenfekte  edilmelidir
Kateterin gerekliliği her vizitte sorgulanmalıdır.Kateter gerekli ise hub kullanımının nasıl en aza indirililebileceği sorgulanmalıdır.
Enteral beslenme 100ml/kg’ a ulaşınca kateterin çekilmesi, kateter günü sayısını azaltacaktır.
Medikasyonların enteral yola geçilmesi veya periferik kateterden verilmesi, port kullanımını azaltır.
Bir araştırmada, 28 CABSI epizodu öncesinde % 54 oranında aynı mikroorganizma kateter portunu kolonize etmiştir. Hub kolonizasyonu CABSI sıklığını etkileyen en önemli faktörlerden biri olarak gösterilmiştir.
İntralüminal enfeksiyon önleminde Antibiyotik –flush proflaksi stratejileri :
1-Vankomisin – heparin flush ile yapılan çalışmalarda , kontrol grubuna göre CABSI insidansı belirgin azalmış ve rezistans artışı saptanmamıştır. Prospektif, geniş olgu gruplu RCT’lar ( randomize kontrollü çalışmalar ) ile, özellikle nozokomial enfeksiyonlarda etkinlik ve ilaç direncindeki güvenilirlik belirlenmedikçe bu uygulama rutin olarak önerilmemektedir.
Kateter bakımı ile ilgili kılavuzlara sıkı uymasına karşın  CABSI sıklığının çok yüksek olduğu ünitelerde, bu yöntem düşünülebilir.
2-İnvaziv fungal enfeksiyonların önlenmesinde Flukanazol proflaksisinin, VLBW bebeklerde fungal kolonizasyon ve invaziv hastalığı önlediği ancak mortalitede anlamlı bir düşüş yapmadığı gösterilmiş.Çalışmalarda birçok değişik doz ve süre protokolü uygulanmış. En basit protokol olarak,< 1000gm bebeklerde, 3 mg/kg doz başına,haftada 2 kez, 6 hafta süre ile önerilebilir.Bu uygulama ile ilgili çekinceler, rezistan organizmaların ortaya çıkması,
Flukanazolün hepatotoksisite riski, barbitürat, phenytoin, theophyllin ve caffeine gibi yenidoğan ünitelerinde sık kullanılan ilaçların  metabolizmasını olumsuz etkilemesidir. 
Önceliğimiz daima, CDC’ nin CVC ile ilgili enfeksiyon kontrol önlemlerini uygulamak olmalıdır. İnvaziv fungal enfeksiyon geliştirmede çoklu riske sahip seçilmiş bir hasta grubunda, flukanazol proflaksisi gündeme gelebilir.

Ventilatör nedenli pnömoni ( VAP ) :
Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde’de VAP insidansı, 0 – 15.7 episod /1000 ventilatör günü olarak bildirilmiştir.
Ventilatöre bağlı pnömonide en önemli risk faktörleri,
      Prematürelik,
      Düşük doğum ağırlığı
      Mekanik ventilasyon süresi,
      Reintubasyon sıklığı,
      Opiate kullanımı,
      ET- aspirasyonlar olarak bildirilmektedir.
Yenidoğan ve preterm bebeklerde  ventilatöre bağlı pnömoninin tanımı zordur. Özellikle  VLBW ve kronik akciğer hastalığı olan bebeklerde, bulgular spesifik değildir. Tanı kriterleri subjektifdir ve diğer hastalıklarla örtüşür.CDC ‘nin önerdiği VAP tanımının yenidoğan dönemi için geçerliliği kanıtlanmamıştır. Yine de rutin pratikte kullanılagelmektedir.

CDC’nin  VAP tanımı :
1- Enfeksiyon başlamadan önceki 48 saat içinde mekanik ventilatöre bağlı olmak.
2-Oksijen veya ventilasyon gereksiniminin artması.
3-İki veya daha fazla akciğer filiminde
      Yeni infiltrasyon
      Konsolidasyon
      Kavitasyon veya
      Pnömatosel varlığı
4-  En az üç bulgu ve semptomun varlığı :
      Temparatür instabilitesi
      Respiratuar sekresyonlarda değişim
      Anormal lökosit sayımı
      Wheezing, takipne, öksürük
      Anormal kalp hızı
VAP tanısal kriterleri arasında yer almasa da hastaların araştırılmasında, trakeal aspirat kültür ve gram boyaması vardır. Bu testlerin, sensitivite, spesifite ve pozitif prediktif değeri düşüktür. Trakeal kolonizasyon ve gerçek respiratuvar enfeksiyonu ayırdetmeleri güçtür. Trakeal aspiratta lökosit bulunmasının da, özellikle pretermde enfeksiyon ve kolonizasyonu her zaman ayırmadığı gösterilmiştir. VAP tanısında gold standard, akciğer biyopsisidir ancak yenidoğan döneminde pratik değildir. Bronkoalveolar lavaj gibi diagnostik  doğruluğu desdekleyen invaziv girişimler de yenidoğanda rutin olarak uygulanmaz.

VAP ‘nin önlenmesine yönelik tedbirler :
1-Aspirasyonun önlenmesine yönelik olarak yatak başının 15 – 30 kaldırılması.
2-Mekanik ventilasyon süresinin mümkün olan minimum sürede tutulması.
3- Orofaringeal kolonizasyonu önlemek için uygun ağız bakımı.
4- Ventilatör devrelerinde kondansasyonu önlemek için ısı devreli tüplerin kullanılması, ve her 2-4 saatte bir devrelerdeki suyun drene edilmesi.
5-  Ventilatör devreleri ve kapalı devre aspiratör kateterleri sadece gözle görülür bir kirlenme olduğunda değiştirilmelidir. Prospektif RCT da, pretermlerde ventilatör devrelerinin değişim intervallerinin uzaması, VAP artışına neden olmamıştır.
6-  Preterm bebeklerde yüksek akım nazal kanül ve CPAP kullanarak mekanik ventilatör süresinin kısaltılması ,VAP riskini belirgin azaltmıştır.
7-  YDYBÜ’ de el hijyenine uyumun artması ( % 43 den % 80) respiratuvar enfeksiyonları 3.35 den 1.09/ 1000 hasta gününe düşürmüştür.

 HASTANE ENFEKSİYON KONTROLÜNDE TEMEL ÖNERİLER :

1. Yenidoğan yoğun bakım üniteleri  hastane enfeksiyonları yönünden en riskli birimlerdir. Korunma için öncelikle bu birimde görev alan personelin, yoğun bakım konusunda bilgili, deneyimli olması esastır.
2.   Eğitimlerin ve günlük yapılması ve uygulamaların yazılı standartları olmalıdır.
3.   YYBÜ'nde yüksek riskli hastalar tanımlanmalıdır. (Düşük doğum tartılı bebekler (<1500g). konjenital anomalisi olanlar, mekanik ventilasyon uygulanan bebekler, umbilikal ya da santral ven kateteri olanlar, yoğun bakım süresi uzun olanlar, parenteral nütrisyon alanlar, geniş spektrumlu antibiyotik kullananlar riskli hasta grubunda ele alınmalıdır.)
4.   YYBÜ'nde mutlaka aktif, ileriye dönük bir sürveyans uygulanmalıdır.
5.   YYBÜ'nde en önemli ve en sık bulaş temas yolu el ile olduğundan üniversal el hijyeni ve eldiven kullanma talimatlarına özenle uyulmalıdır.
6. İzolasyon önlemleri, her hastada özenle uygulanmalı ve ilaca çoklu dirençli bakteri enfeksiyonları yahut diğer izolasyon gerektiren enfeksiyonlar saptandığında, Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi haberdar edilmelidir.
7.   Antibiyotik kullanımında Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi önerilerini dikkate alarak, ünite kendi yazılı rehberini oluşturmalı ve rehbere uyum denetlenmelidir.

A. Yapısal Özellikler
l. YYBÜ'nde her kuvöz için ortalama 10-15 m2 alan sağlanmalı ve kuvözler arasında en az l metre boşluk bırakılmalı, 3-4 kuvöz başına 1 lavabo olmalıdır. Lavaboda antiseptikti sıvı sabun ve kağıt havlu bulunmalıdır. Ayrıca hasta başında alkol bazlı hızlı el antiseptiği kullanılmalıdır.
2.   Ünite havalandırmasında en az % 90 etkinliğe sahip filtre sistemi kullanılmalıdır. Tercihen hava saatte en az on kez değişmeli, bu değişimlerin üçü dış hava kullanılarak yapılmalıdır.
3.  Filtre etkinliği altı ayda bir partikül sayımı ile denetlenmeli, gereğinde ve üretici firma önerilerine uyularak belirli aralıklarla değiştirilmelidir. Filtre değişim ve ölçüm işlemlerinin, yüklenici firma tarafından sağlanması, teknik şartnameye konulmalıdır.
4.  YYBÜ'nde temiz ve kirli işlemler için ayrılmış odalar bulunmalıdır. Kirli oda olarak kullanılan yerde, ayrı ve kapalı bir kap ( çamaşır torbası/arabası) içinde kirli çamaşırlar, temizlik için kullanılabilecek malzemeler, yeniden kullanılacak tıbbi gereçlerin yıkama ve dezenfeksiyonunu sağlayabilecek bir lavabo bulunmalıdır. Temiz oda olarak kullanılan yerde ise temiz çamaşırlar, steril paketli malzemeler, vb. bulunmalıdır. Eğer iki ayrı oda sağlanamıyorsa, temiz malzemeler için hastalara uzak bir bölümde kapalı dolaplar kullanılmalıdır.
5. Çöp kovaları el değmeden açılıp kapanabilmelidir. Tüm uygulamalarda, atık yönetimi talimatı'na uyulmalıdır.
6.  YYBÜ'nde izolasyon uygulamaları için ayrı bir bölüm oluşturulmalıdır. Suçiçeği, kızamık, açık tüberküloz olguları için solunum izolasyonu uygulanmalıdır, bu durumlarda, negatif basınçlı, havanın tamamını ayrı bir sistemle ve fıltreleyerek dışarı veren, girişi kontrollü, kapısı hep kapalı tutulan, özel izolasyon odası olmalıdır. Böyle bir oda sağlanamıyor ise özel bir odada bakım vermeye çalışmalı, bu da mümkün olmuyorsa, temas ve damlacık önlemlerini uygulayarak, servisin diğer hastalara uzak bir bölümünde bakım verilmeli, ayrıca diğer koruyucu önlemler (immunglobulin,...) uygulamalı ve hasta servisten bir an önce çıkarılmaya çalışılmalıdır.
7.   Parenteral solüsyonların hazırlanması için servis içinde, özel bir kabin bulunmalıdır.
8. Tüm yüzeyler kolay temizlenebilir, silinebilir ve dezenfeksiyon işlemlerine dayanıklı olmalıdır.
9.  Tamirat halinde hastalar, tamirattan etkilenmeyeceği tamamen ayrılmış bir birime alınmalı ya da tamirat alanı ile hastalar arasında toz geçirmez bir bariyer oluşturulmalıdır.
10. Ünitede çalışanların dinlenebileceği, yemek, içecek, ...gibi ihtiyaçlarına hizmet verebilecek ayrı odalar bulunmalıdır.
11. Ünite içinde kullanılmayan cihazlar (monitör, kuvöz, ventilatör, vb.) için ayrı bir alan sağlanlamalıdır.

B. Personel ile İlgili Özellikler;
1.   YYBÜ'nde özel eğitim almış personel görevlendirilmeli ve görev tanımı içinde çalışmasının devamlılığı sağlanmalıdır.
2.   Her çalışma sürecinde yoğun bakımda (nöbet, tatil dönemi,...vb) bire bir veya iki kuvöz için bir, diğer birimlerde üç-dört kuvöz için bir hemşire sağlanmaya çalışılmalıdır.
3.   YYBÜ'nde görev yapan tüm personelin kızamık, kızamıkçık, kabakulak, hepatit-B, suçiçeği ve polio yönünden aşılı ya da bu hastalıklara bağışık olması gereklidir. Çalışanlar her yıl influenza aşısı ile aşılanmalıdır.
4.  Suçiçeği, kızamık, kızamıkçık olguları ile temas eden ve bağışık olmayan sağlık çalışanları kuluçka sürelerinde, ünitede çalıştırılmamalıdır.
5.   El veya kollarında eksüdatif cilt lezyonu  olan sağlık çalışanları, hastalarla ya da tıbbi bakım gereçleri ile temas etmemelidir.
6.   Bulaşıcı    infeksiyon    hastalığı    bulguları    olan    personel,    bu    süreçte    ünitede çalıştırılmamalıdır.

4. UYGULAMALAR
1. YYBÜ'nde el yıkama için antiseptikli sabunlar (klorheksidin ya da iyodofor içerenler) ve ayrıca alkol bazlı el antiseptiklerinin kullanılması önerilir.
2. Tırnaklar kısa olmalı, yapma tırnak, oje ve cila kullanılmamalı, yüzükler ve kola takı takılmamalıdır.
3. İzolasyon gerektiren bir durum yoksa üniteye girişte ya da hastaların rutin bakım sürecinde, özel önlük gerekli değildir. Ancak kuvöz dışında yenidoğanlar ile temas edilecekse, her hasta için değiştirilmek kaydıyla özel önlük kullanılmalıdır. .
4. Galoş uygulamasının infeksiyon kontrolü yönünden bir faydası gösterilememiştir.
5. YYBÜ'nde ziyaretçiler için özel kıyafet uygulanması önerilmemektedir. Enfeksiyon bulguları olan ziyaretçilerin üniteye girişi engellenmelidir. Ünite, ziyaretçi ile ilgili sorgulamayı, yeterince gerçekleştiremiyorsa, ziyaretçi o hastaya özgü tek kullanımlık önlük, ve maske kullanmalıdır. Yenidoğana temas öncesi el yıkama yapılıp yapılmadığı, bir görevli tarafından gözlenmelidir
6. Ünite, toz oluşturmayan bir temizleme sistemiyle, günlük olarak (gereğinde daha sık aralıklarla)  temizlenmelidir.
7. Aspirasyon mayi, drenaj mayi ve idrar gibi vücut sıvıları ayrı bir odada, el yıkama amacıyla kullanılmayan lavabo veya gidere,  boşaltılmalıdır. Sistemin dezenfeksiyonu 1/100 çamaşır suyu ile sağlanmalıdır.
8. Yüzey dezenfeksiyonu gereken durumlarda 1/100 çamaşır suyu, uygulanabilir.
9. Bebek bakım tepsileri, tartı, vb.gibi deri ve mukoza teması olan ekipman her bebekten sonra 1/100 oranında çamaşır suyu ya da alkol ile dezenfekte edilmelidir.Tartı üzerinde tek kullanımlık örtüler tercih edilmelidir .

Kuvözlerin temizliği ve dezenfeksiyonu:
a)   Kuvözlerin   temizliğinde   tek   kullanımlık   bez   kullanılmalı   ve   tüm   aşamalarda değiştirilmelidir.
b)   İşlem, yukarıdan aşağıya doğru su ve deterjan ile silme ve ayrı bir bezle durulama şeklinde olmalıdır.
c)   Temizlik günlük olarak ve ayrıca görünür kirlenme olduğunda yapılır.
d)   En yoğun kontaminasyon bölgesi olan dış kapaklar, bu kapakları saran yastıkçık ve kollar gün içinde en az iki kez dezenfektanla (tercihen %70'lik alkol içeren ) silinmelidir.
e)   Bebek çıktıktan sonra kuvöz dezenfekte edilerek kullanılmalı. Uzun süre yatan bebeklerde haftada bir,bir kilogramdan küçük bebeklerde ise beş günde bir, bebek başka bir yere alınarak kuvözler dezenfekte edilmelidir.
f)  Önce kuvözün tüm ayrılabilir parçaları ayrılarak yıkanabilecekler su ve deterjanla yıkanmalı, diğerleri günlük temizlikteki gibi silinmelidir.
g)  Dezenfeksiyon amacıyla 1/100 çamaşır suyu, % 70'lik alkol ve % l hidrojen peroksit kullanılabilir. Fenolikler kullanılmamalıdır.
h)   Yüzeyler kuruduktan sonra, bebek kuvöze alınmalıdır,
i)    Kuvözlerin nemlendirici kapları, haftada bir  ya da bebek değişiminde steril edilmeli, steril su ile doldurulmalıdır. Kullanılmadığında bu kaplar dezenfekte edilerek kuru halde saklanmalıdır.
j)    Kuvöz dczenfeksiyonu dışında fan ve filtre sistemlerinin bakımı ve değişimi, üretici firma önerilerine göre yapılmalıdır.

Solunuma yardımcı cihazların temizliği ve dezenfeksiyonu:

a) Ventilatörlerin iç temizlik, bakım ve dezenfeksiyon işlemlerinde üretici firma önerileri dikkate alınır.
b)   Ventilatörlerin dış yüzeyleri, günlük olarak su ve deterjanla temizlenir ve 1/100 çamaşır suyu ile (ekran, panel gibi hassas yüzeyleri, tercihen %70'lik alkol ile) dezenfekte edilir.
c)   Devreler tek kullanımlık olmalıdır.
d)   Gözle görülür kirlenme ve işlev bozukluğu olmadıkça devreler değiştirilmemelidir.
e)   Devreler içinde oluşan sıvılar boşaltılarak hastaya gitmesi engellenmelidir. İşlem sürecinde eldiven giyilmeli ve sekresyonların çevreye bulaşmaması sağlanmalıdır.
f)  Nazal oksijen kateter ve maskelerin, fonksiyonu bozulduğunda ya da gözle görünür kontaminasyon saptandığında değiştirilmelidir.
g)   İlaç  nebülizatörleri   hastaya özel   olmalıdır.  Nebülizasyonda  tek  dozluk   ampuller kullanılmalıdır. Nebülizasyon maskesi aynı hasta için kullanım arasında yıkanmalı, %70'lik alkol ile silinmeli ve kuru olarak saklanmalıdır,
h)   Sistemdeki tüm nemlendiricilerde steril su kullanılmalı, nemlendirici devrelerindeki sular günlük olarak değiştirilmelidir.
 i)    Balon – maske,  kullanım   sonrasında  steril   edilmeli   ya  da  yüksek   düzey
dezenfeksiyon uygulanmalıdır,
 j)   Her hasta  için ayrı aspiratör olmalıdır.  Hastaya özel ve tek  kullanımlık  plastik aspiratör kavanozları tercih edilmelidir.
k)   Ortak kullanımlık cam hazneli aspiratörler, başka bir hastaya kullanılmadan önce içindeki sıvı ayrı bir odada boşaltılmalı, sıcak su ile yıkanmalı, l/l 00 çamaşır suyu ile dezenfekte edilip durulanmalı ve kurutularak kullanıma sokulmalıdır.
1) Aynı  hastada kullanımı devam eden aspiratörlerin suyu günlük olarak  boşaltılıp, kavanozu dezenfekte edilmeli ve aspirasyon sondasının  takıldığı bağlantı hortumu değiştirilmeli veya dezenfeksiyonu sağlanmalıdır,
m) Hortumlar çeşme suyu ile yıkanıp içerisinden, 1/100 çamaşır suyu geçirilmeli ve 15 dakika sonra distile su ile durulanıp, kuru olarak saklanmalıdır.
n)   Her aspirasyon işleminde tek kullanımlık aspirasyon sondaları kullanılmalıdır. Tercihan kapalı aspirasyon sistemleri kullanılmalıdır.
o)   Aspirasyon işleminde aspirasyon sondası başka alanlara değmemelidir.
p)   Aspirasyon sürecinde sekresyonlar bebeğin gözlerine sıçramamalıdır.
q)   Laringoskop bıçak (blade) kısımları   tercihen   ısı   ile   steril edilmeli   veya yapılamıyorsa, yüksek düzey dezenfeksiyon işlemi uygulanarak kullanılmalıdır.

Bebek bakımı ve beslenmesi ile ilgili öneriler:
a)  Bebeklere temas eden çamaşırların yıkanmasında, bebeğin cildine zarar vermeyecek deterjanlar kullanılmalıdır
b)   Bebeklerin bezleri değiştirilince, ağzı kapalı tıbbi atık torbalarına konulmalı, bez değişimi yapan kişiler, bu konuda eğitimli olmalı ve bebek bez değişiminden önce eldiven giyilmeli, sonra hemen eldivenler  çıkarılarak eller yıkanmalıdır.
c)   Bebek bakımında, sıcak su ve nötral PH'da bir sabun ile silme, yeterlidir. Salgın durumunda dezenfektanlı banyo önerilebilir.
d)   Özellikle prematürelerde, flaster, oksijen probları cilde zarar verebilir.Cilt kontrol edilmeli gerekirse, topikal bir pomad kullanılmalıdır.
e)   Anne sütü ile besleme, enfeksiyonların önlenmesinde önemli olup mutlaka teşvik edilmelidir. Anne sütü alınırken ellerin antiseptikle yıkanması ve sütün steril bir kaba alınması gereklidir. Eğer pompa kullanılacaksa her uygulamadan sonra sıcak sabunlu su ile tüm pompa yapılarının yıkanması ve dezenfekte edilmesi önerilir.
f)   Anne sütü antisepsiye özen göstererek özel biberon içine alınmalı ve yenidoğana verilmelidir. HIV (+) , meme ucu HSV lezyonu olan , ayrıca süte geçen ve yenidoğana zarar verebilecek ilaç kullanan annelerin sütleri yenidoğana verilmemelidir.
g)   Anne sütü, derin dondurucuda üç ay, normal dondurucuda üç hafta, buzdolabında 48 saat tazeliğini korur. Bekletilmiş sütü kullanmadan önce salgın ve sepsis  şüphesi yoksa rutin olarak kültürünün yapılması gerekli değildir.
h) Formül toz mamalar hazırlanıp kullanılacaksa; önce eller yıkanmalı, mama hazırlamada kullanılan tüm malzemeler 10 dakika kaynatılarak temiz bir yüzeyde kurutulmalıdır.
i)   Mama   hazırlamada   kullanılacak   içme   suyu   kaynatılıp   ve   60   C ye   kadar soğutulmalıdır.
j)    Mama paketi açıldıktan sonra üretici firmanın önerdiği süre içinde tüketilmelidir,
k)  Mamalar o öğünde kullanılacak kadar ve devamlı nazogastrikten beslenen bebeklerde 4 saatlik olarak hazırlanmalıdır. Artık mama dökülmeli ve bekletilerek bir daha kullanılmamalıdır.
I)    Kullanılan biberon temizlenip dezenfekte edilmeden tekrar kullanılmamalıdır,
m)  Biberonların tercihen cam olması önerilmektedir. Plastik biberonlar üretici firma önerileri ile veya deforme oldukça yenilenmelidir.
n)  Biberonlar, emzik uçları önce fırçalanmalı, sonra biberon sterilizatörlerinde steril edilmelidir.
o) Nazogastrik yolla beslenen bebeklerde setler 24 saatte değiştirilmelidir. Beslenme amaçlı kullanılan enjektörler 6 saatte değiştirilmelidir.

Önerilen Referanslar :

1- Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon kontrol Komitesi, Hastane enfeksiyonları kontrol kılavuzu, Ocak 2009.
2-Chapman A, Stoll B. Prevention of nosocomial infections in the neonatal intensive care unit.Current Opinion in Pediatrics 2002,14:157-164
3- Saiman L.Strategies for prevention of nosocomial sepsis in the neonatal intensive care unit.Current Opinion in Pediatrics 2006, 18:101-106
4-Garland JS,Uhing MR.Strategies to prevent bacterial and fungal infection in the neonatal intensive care unit.Clin Perinatol 2009, 36:1-13.
5-Curtis C,Shetty N. Recent trends and prevention of infectionin the neaonatal intensive care unit.Current Opinion in Infectous Diseases 2008,21: 350-356
6-McFee R. Nosocomial or Hospital acquired infections.Dis Mon 2009,55:422-438
7- Carey AJ, Saiman L,Polin R. Hospital acquired infections in the NICU: Epidemiology for the new Millenium. Clin Perinatol 2008,35 (1) 223-251

--> YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM ANA SAYFAYA DÖN <--